İstanbul, yüzyıllar boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan, yalnızca üst yapısındaki ihtişamlı binalarıyla değil, aynı zamanda yer altındaki bilinmeyen dünyasıyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Şehrin zemininde, tarihin farklı dönemlerinde çeşitli amaçlarla kullanılan birçok tünel ve geçit mevcut. Antik çağlardan Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanan bu yer altı yapıları, tarihi derinliklere inmek isteyenler için adeta birer hazine sunuyor.
BOĞAZIN ALTINDAN SIRLAR YÜKSEKTE: GİZLİ TÜNELLER
Uzmanların ve tarihçilerinin savlarına göre, İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde, Marmaray ve Avrasya tünellerinden çok daha önce inşa edilmiş geçitler yer alıyor. Efsaneler, bu tünellerin iki kıyı arasında yürüyerek geçiş sağlamak amacıyla yapıldığını öne sürüyor. Eğer bu yapılar gerçekten kanıtlanabilirse, İstanbul’un iki yakası arasındaki bağlantıların kökeni çok daha eskiye dayanıyor olabilir.
SULTANAHMET'İN GİZEMLERİYLE DOLU ALT YAPISI
Sultanahmet, yalnızca yüzeydeki tarihi yapılarıyla değil, yer altındaki karmaşık geçişleriyle de ön plana çıkıyor. Antik Roma Hipodromu’nun altında tespit edilen geniş taş duvarlar ve karanlık koridorlar, bu bölgenin sadece eğlence alanı değil, aynı zamanda önemli bir stratejik merkez olarak da kullanıldığına işaret ediyor. Bu gizemli koridorların nereye açıldığı ise araştırmacıların ilgisini çeken bir soru olmaya devam ediyor.
YEDİKULE VE AYVANSARAY’DAKİ STRATEJİK TÜNELLER
Fatih Sultan Mehmet’in talimatıyla inşa edilen Yedikule ve Ayvansaray tünelleri, esasen askeri amaçlar doğrultusunda kullanıldı. Bu yapılar, savaş sırasında hem sığınak hem de kaçış yolları olarak işlev gördüğü gibi, Osmanlı yönetim kadrosunun güvenliği için de hayati önem taşıdılar. Ancak, bu tünellerin tam haritalarına ulaşmak, hala mümkün olmamıştır.
DÜYUN-U UMUMİYE İLE GİZLİ HAZİNELER
Osmanlı dönemi finans merkezi konumundaki Düyun-u Umumiye binasının altında yer alan yer altı geçitleri, hem hazine taşımacılığında hem de gizli toplantılar için kullanıldı. Bu tünellerin, Sirkeci Postanesi ve Yerebatan Sarnıcı gibi önemli noktalara bağlandığı biliniyor. Bu yer altı ağı, Osmanlı döneminde finans ve görev planlamasında ne denli önemli bir rol oynadığını gözler önüne seriyor.
HAYDARPAŞA TÜNELLERİ VE TIP ALANINDAKİ YENİLİKLER
II. Abdülhamit döneminde yapılan Haydarpaşa tünelleri, tıp camiasına büyük yenilikler kazandırdı. Üniversite ile mezarlık alanı arasında uzanan bu tüneller, kadavra çalışmaları için kullanılmıştır. Günümüzde tamamen kapalı durumda olan bu yapılar, Osmanlı dönemindeki bilimsel araştırmalara önemli katkılarda bulunduğuna dair ilginç bilgiler sunuyor.
GALATA KULESİ’NİN KARANLIK GEÇMİŞİ
Galata Kulesi’nin altında yer alan tüneller ve zindanlar, 1960’larda gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sırasında açığa çıkarıldı. Bulunan kafatasları ve kemikler, kule altındaki tünellerin oldukça karanlık bir geçmişe sahip olduğunu gösteriyor. Bu alanların, kaçış yolu olarak kullanılmış olabileceği de düşünülmektedir.
AYASOFYA’NIN ALTINDAN GEÇEN DEHLİZLER
Ayasofya, görkemli yapısının yanı sıra altındaki gizli dehlizlerle de ilgi çekiyor. Farklı kutsal kalıntılara ev sahipliği yapan bu alanlar, yapının tarihine dair hâlâ cevapsız kalan soruların başında gelmekte. Ancak yapılan araştırmalar, bu tünellerin Ayasofya’daki diğer yapılarla doğrudan bağlantısının olmadığını ortaya koyuyor.
EYÜP MEZARLIĞI VE BALAT’IN SIRLARLA DOLU GEÇİTLERİ
Eyüp Mezarlığı ve Balat’ın dar yolları, İstanbul’un çok katmanlı tarihine ışık tutuyor. Mezarlık içerisindeki gizli geçitler ve Balat’ın tarih dolu sokakları, şehrin yer altında yatan hikayelerine kapı açan birer anahtar niteliğinde.
YERALTINDAKİ TARİHE AÇILAN YENİ PENCERELER
İstanbul’un zemininde gizlenmiş bu tüneller ve geçitler, yalnızca birer mimari yapı değil, aynı zamanda şehrin farklı dönemlerine açılan tarihi koridorlardır. Her biri benzersiz bir hikaye sunan bu yapılar, İstanbul’un zengin tarihinin keşfedilmeyi bekleyen yönlerini gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.