İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın seçim döneminde vaat ettiği 25 bin sosyal konut hedefinin ilk aşaması olan Menemen Sosyal Konut Projesi, kamuoyuna tanıtıldı. Bu toplantıda, Sabancı Üniversitesi Finans Kürsüsü’dan Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Ekonomist Dergisi Haber Müdürü Aram Ekin Duran ve gazeteci, ekonomist Dr. Şeref Oğuz, projenin detaylarını değerlendirerek önemli bilgiler paylaştı. Uzmanlar, bu projenin özellikle ev sahibi olma şansı kalmayan orta ve alt gelirli gruplar için büyük bir fırsat sunduğunu belirterek, sosyal konut projesinin Türkiye için de örnek teşkil edeceğini vurguladı.
Demirtaş: Projeyi çok takdir ediyorum
Projenin, orta ve alt gelir gruplarının ev sahibi olabilmesi açısından önemine dikkat çeken ekonomist Prof. Dr. Özgür Demirtaş, “Genel olarak ekonomide birçok değişken bulunuyor. Bu değişkenler içinde ben, mümkün mertebe özel sektörün ne kadar dahil olabileceği konusunda duruş sergiliyorum. Ancak bazen bazı olumsuzluklar, başka sorunları doğurabiliyor veya tümüyle hatasız olsanız bile ekonominin dinamiklerinde aksaklıklar oluşabilir. Bu noktada, özel sektör daha çok, zengin bireylere yönelik konut üretmiştir. Doğanın akışı bu şekilde gelişmiş durumda. Yüksek kar marjı olan alanlara yönelmişlerdir. Neticede, orta ve düşük gelirli gruplar için konut sayısında azalma yaşandığını görüyoruz. Bu da onlar açısından gayrimenkul fiyatlarının gereğinden fazla yükselmesine neden oluyor. Bu tip projelerin belediyeler ve merkezi yönetim tarafından daha fazla önceliklendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu projeler, özellikle alım gücünün düştüğü bireylerin barınma ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olacaktır. Bu nedenle projeyi büyük bir memnuniyetle karşılıyor, sayılarının artarak devam etmesini temenni ediyorum” dedi.
Demirtaş: Küresel anlamda yaygınlaşması gerektiğini düşünüyorum
Başkan Dr. Cemil Tugay’ın 25 bin konut hedefinin gerçekleştirilmesinin toplumsal açıdan büyük bir etkiye sahip olacağını belirten Özgür Demirtaş, “Türkiye’de konut meselesi oldukça önemli bir konu. Barınma ihtiyacı, yalnızca bir ihtiyaç olmaktan ziyade, ekonomik nedenler dolayısıyla birçok insan için yatırım fırsatı haline gelmiştir. Bazı bireyler kendi oturumları için konut almak istemeseler dahi yatırım amacıyla almak istiyorlar. Bu durum, fiyatların artmasına neden oluyor. Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde gayrimenkul, enflasyondan korunma yöntemi olarak değerlendirilmeye başlıyor. Dolayısıyla fiyat artışları, alım gücünü aşmaya başladığında bu tarz projelere duyulan ihtiyaç oldukça belirgin hale geliyor. 25 bin konut, gerçekten büyük bir rakam. Bu hedefine ulaşılması, son derece olumlu sonuçlar doğuracaktır. Diğer belediyeler tarafından da benzer projelerin hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sadece Türkiye için değil, bu sorun evrensel bir mesele. Dolayısıyla, ülke, şehir isimlerini değiştirmekle bu sorun ortadan kalkmaz. Bu tür çözümlerin global ölçekte yaygınlaşması gerektiğini ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
Oğuz: Türkiye için bir model oluşturacağına ve başarılı olacağına inanıyorum
Menemen Sosyal Konut Projesi’ni TOKİ modelinin dışına çıkan bir yaklaşım olarak gören ekonomist Dr. Şeref Oğuz, “Eğer bu proje başarılı bir şekilde hayata geçerse, Türkiye’de konut edinme anlayışında adeta bir devrim yaratacaktır. Çünkü mevcut TOKİ modeli, müteahhitlerin karlılığına odaklanan bir sistemdi ve bu yöntem etkin bir sonuç veremedi; sosyal konut üretimi konusunda devletin açıkladığı 200 bin konut da gerçekleştirilemedi. Yedi milyon talep alınmış olması bu alanda bir ihtiyaç olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyor. Bu yeni model ise asgari ücretle bağıntılı, erişilebilir sosyal konutları ilk defa sunuyor. Eğer başarılı bir sonuç alınırsa, bu durumda yerel yönetimler, arsa üretme yeteneklerini de kullanarak vatandaşlarına konut temin edebilecekler. Menemen Projesi’nin, ülkemiz için bir rol model olacağına ve başarılı olacağına kesin olarak inanıyorum. Bu proje sadece 3 bin 100 aileyi ev sahibi yapmakla kalmayacak, TOKİ modelinin yerine ev sahibi olma hayali kuran bireyleri yerleştirerek diğer unsurları da geliştirmeye yardımcı olacaktır. Bu yüzden projenin heyecan verici olduğunu düşünüyor, umarım başarıya ulaşır” diye belirtti.
Duran: Türkiye’de daha yaygın hale gelmeli
Ekonomist Dergisi Haber Müdürü Aram Ekin Duran, “Türkiye’de uzun yıllardır en büyük sorunlardan biri konut sahibi olma meselesi. İnşaat sektörü oldukça gelişmiş olmasına rağmen, konut maliyetleri ve arsa fiyatları, orta ve alt gelir grubu için ev sahibi olma ihtimalini neredeyse imkansız hale getiriyor. Özellikle son birkaç yıldaki yüksek enflasyon, hatalı para politikalarının inşaat sektörüne büyük bir zarar verdiğini görüyoruz. Yoksul kesim ve orta sınıf, ev sahibi olma arzusunu hayli güçlükle yaşıyor. Bu bağlamda, dünyada çeşitli başarılı örnekleri bulunan sosyal konut projelerinin Türkiye’de yaygın hale gelmesi kritik bir gereklilik. İzmir ve İstanbul gibi deprem riski taşıyan büyük yerleşim alanları; ekonominin merkezleri olarak bu konuyu önceliklendirmelidir” ifadelerini kullandı.
Duran: “Düşük gelirli bireylere konut imkanı sunacak”
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ilk aşamada 3 bin 100 ailenin yararlanabileceği konut projesinin, çeşitli açılardan önemli bir örnek teşkil edeceğini söyleyen Duran, “Eğer başarılı bir şekilde tamamlanabilirse; yerel yönetimlerin kendi mali kaynaklarıyla ve kamu destekleriyle oluşturacakları sosyal konut projeleri, Türkiye genelinde yaygınlaşabilir. Fahiş fiyatlarla piyasaya sunulan TOKİ konutları yerine, bu tür sosyal konut projeleri, uygun taksitlerle ve vade seçenekleriyle orta ve alt gelir grubu için yaşanacak bir ev sahibi olma fırsatı sunacaktır. Biz gazeteciler olarak bu süreci yakından takip edeceğiz. Zira sosyal konut, dünya genelinde pek çok politika ile birlikte yürütülen bir alandır. Umarım önümüzdeki yıllarda Türkiye’de bu tür projelerin sayısı artar ve insanlara uygun koşullarda, güvenli ve konforlu bir yaşam sunan bir ülke olabiliriz” şeklinde sözlerine son verdi.