ABD Savunma Bakanlığı, orduda görev yapan transseksüel askerlerle ilgili yeni bir açıklama yaptı. 26 Şubat tarihli bu açıklamada, transseksüel askerlere yönelik tespit prosedürlerinin 30 gün içerisinde oluşturulacağı bildirilirken, muafiyet almadıkları takdirde bu süre içinde ordudan ayrılacakları belirtiliyor.
Açıklamada, "ABD hükümetinin politikası, askerlerden beklenen hazırlık, uyum, dürüstlük, alçakgönüllülük, eşitlik ve bütünlük gibi yüksek standartları sağlamaktır. Cinsiyet disforisi (cinsel kimlik bozukluğu) tanısı almış, geçmişte bu duruma dair belirtiler göstermiş veya bu hastalığa maruz kalmış askerler, ordudan çıkarılmak üzere işlem görecektir. Bir askerin savaşma yeteneklerini doğrudan etkileyen bir durum varsa, o kişiye muafiyet sağlanabilir" denildi.
Muafiyetin yalnızca, ordunun savaşma becerilerini doğrudan desteklemesi halinde verileceği ifade edildi. Ayrıca, transseksüel askerlerin muafiyet alabilmesi için cinsiyetleriyle ilgili son 36 ay içinde klinik anlamda önemli bir sorun yaşamamış olması gerektiği vurgulandı.
TRUMP'IN KARARNAMESİNE KARŞI DAVA AÇILMIŞTI
Pentagon'un açıklaması, ABD Başkanı Donald Trump'ın trans bireylerin askere alınmasını yasaklamayı amaçlayan ve ocak ayının sonlarına doğru imzaladığı kararnamesine karşı açılan bir davanın mahkemeye sunulan belgelerinin bir parçası olarak kamuoyuna duyuruldu. Trump, "Bir kişinin cinsiyet kimliğinden farklı bir 'cinsiyet kimliği' beyan etmesi, askeri hizmet için gerekli sıkı standartları karşılamaz" ifadelerini kullanmıştı.
ORDUDAKAİ TRANSSEKSÜEL ASKER SAYISI BELİRSİZ
Transseksüel askerlerin kimliklerini açıklamaları zorunlu olmadığından, Pentagon'da bu bireylerin sayısına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Pentagon'un verilerine göre orduda yaklaşık 1.3 milyon aktif görevli personel mevcuttur. Aktivistler, orduda yaklaşık 15 bin trans asker bulunduğunu öne sürerken, yetkililer ise bu sayının birkaç bin olduğunu ifade ediyor.
Gallup araştırma şirketinin bu ay yayımladığı bir ankete göre, ABD halkının yüzde 58’i trans bireylerin askerlik yapmasını destekliyor. Ancak bu oranın 2019’da yüzde 71 olduğu göz önüne alındığında, kayda değer bir düşüş yaşandığı görülüyor.
